Emre Ünal

Demokrasi birilerinin dediği gibi sandıktan ibaret değildir

Demokrasi birilerinin dediği gibi sandıktan ibaret değildir … Demokrasinin toplumsal yönü ‘hukuka’ dayanır. Bireysel hukuk kurallarının toplum ilişkilerini sağlayan kurallar bütünüdür. ajansın yorumu…

Demokrasi birilerinin dediği gibi sandıktan ibaret değildir

Demokrasi hakkında sayısı azımsanmayacak kadar makale ve kitap okudum.

Toplumumuzda ise ‘Demokrasi’ denilince herkes bir şeyler söylüyor. En iyisini söylediklerinde bile popüler kültürün tariflerinden öteye gidemiyorlar.

Demokrasinin bir yaşam biçimi olduğu konusu popüler kültürümüzde yerini alamamıştır.

Benim edindiğim ‘Demokrasi’ kültür ve bilgisi iki şeyi ele almakta.
-Bireyin yaşamı…
-Toplumsal yaşam…

Bireyin yaşamında Demokrasi; bir insanın, diğer insanlara zarar vermeyecek biçimde düşüncelerini özgürce ifade etmesidir.

Yani sınırları vardır ve bu sınır diğer bir kişinin birey olarak yaşam sınırıdır. O alana kimse giremez, aşağılayamaz, küfür-hakaret edemez, ihlal edemez.

Bir takım demokrasi havarisi kesilmiş soytarıların dediği gibi, demokrasi, henüz eyleme dönüşmeyen her görüşün, yanlış yada doğru, ne biçimde olursa olsun ifade edilmesi değildir.

Demokrasinin toplumsal yönü ‘hukuka’ dayanır. Bireysel hukuk kurallarının toplum ilişkilerini sağlayan kurallar bütünüdür.

Bu alanda; Akla-Bilime, Bilgi Birikimine, Alanında Ehil olmaya, Uzmanlığa ihtiyaç duyulur. Alanın çarkının gıcırdaması, yukarıda saydığım ölçütleri taşımayan, kişi ve kişiliklerin demokrasiyi kullanarak hak etmedikleri yerleri işgal etmelerindendir.

Demokratik ülkelerde demokrasinin sağlıklı işleyebilmesini, yaşam için gerekli olan her alan için özel kurum oluşturarak, o alan için en ehliyetli kişinin ilgili kurumu, akla ve bilime dayalı yönetme yetkileri vererek sağlarlar.

Yani ‘Demokrasi’ birilerinin dediği gibi yalnızca sandıktan ibaret değildir.

Tamam, sandık demokrasinin işlemesi gereken ayaklarından (kurumlarından) birisidir. Ancak, sağlıklı işlemeyen süreçlerin sonucunda gidilerek, oy kullanılan sandıktan çıkan sonuç her zaman doğru değildir. Bunu görmek için de insanların sandığa gelinceye kadar olan yaşamlarına her yönüyle bakmak gereklidir.

Bizde de öyle ‘ileri demokrasi’ falan da yoktur.

Hatta demokrasinin ‘D’ si bile yoktur.

Demokraside toplumsal yaşamın işleyişi ve korunması;
Bilgi… (akıl),
Yeterlilik… (ehil olma),
Yetkinlik-Düzey… (uzman yönetici, sorumlu), sistemiyle sağlanırken;

Bizde bunların yerini,
Akraba…
Hemşehri…
Particilik… Alıyorsa! orada ‘demokrasi’den söz etmek insanlığa, akıl’a ve bilime hakarettir.

Özellikle 1950’ den sonra bozulmaya yüz tutan ‘kamu düzeni’, faşist darbeler sonrası, normalleşme süreçlerinde yeniden toplumu; boş ve hoş vaatlerle kandırarak kamu düzenini tahrip etme devam etmiş ve bugünkü başıbozuk düzen içinde yaşamaya mahkum etmişlerdir.

Dünyanın tek “Başöğretmeni” Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı Devrimlerin başında ‘Eğitim’ yer almaktaydı. Atatürk’ün Devrimlerinin içini boşaltan düzenlemeler ve uygulamalar ile yaratılan “cahil” toplumu kandırarak yönetmenin kolaylığını iyi bilen ‘USTA’ siyasetçiler, cahil toplumlarda var olmaya devam edeceklerdir.

Toplumlar layık oldukları düzen içinde yönetilirler…

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu